


Neyse, taktık tweety'li çantamızı "okuya" gittik. Ece kuzum gayet kolay uyum sağladı, hiç huysuzluk yapmadı, bütün oyunlara katıldı, dans etti, oyuncakları paylaştı, oyuncak paylaşmak istemeyenlerle inatlaşmadı, masal dinledi. Parmak boyası ile boyama bile yaptı ki, boyayı görür görmez, bizim titiz ufaklık o boyaya elini sürer sürmez sildirir, demiştim, yine yalancı çıkardı beni. Oturdular masanın etrafına, meyve yediler hep beraber. Tabi sürekli beni etrafında istedi, beni kaybeder kaybetmez o koca sesiyle "Anneee!" diye seslendi durdu ama hiç ağlamadı. Grupta oldukça girişiken iki çocuk da vardı ki, biri gelip Ece'ye sarılıp yanağından öpmez mi! Dedim, Hopp, noluyoruz!!! :) Bizimki de pek hoşlanmadı bu sevgi gösterisinden.
Ders bitince parkta da oynadık biraz. Bütün bisikletleri tek tek denedi bizimki. Zaten parktan en son çıkan da biz olduk. Sonuç olarak çok keyifli bir 2-3 saat geçirdik. Biz okulu sevdik. Bundan sonra gideriz ara ara.
Haa bu arada Ece'ye sorunca "okulda, kim vardı" diye "Kayann, Ada" diye saymaya başlıyor. Meğerse bütün erkek çocuklar Karan, bütün kız çocuklar da Ada'ymış, yeni farkettik :).
biz de Cumartesi aynı oyun grubundaydık, Bahçeşehir şubesinde Gözde öğretmenin grubundaydık. Siz hangi şubedeydiniz?
YanıtlaSil