30 Kasım 2010 Salı

Ece'nin yeni marifetleri

  • 25 Kasım 2010 Koca biberonu o minicik elleriyle tutup sütünü kendisi içebiliyor artık.
  • 27 Kasım 2010 Ayaklarını ağzına götürmeye bayılan kuzucuk doktor muayenesi sırasında cıbıl bulduğu ayak baş parmağını emmeyi de başardı sonunda!!! Vücüdu çok esnekmiş, öyle dedi doktor teyzesi, balerin olabilirmiş :)
  • 28 Kasım 2010 Banyodan sonra yine cıbıl bulduğu ayağın 5 parmağını birden ağzına sokmayı da başardı. Sonra öğürerek çıkardı tabi :)
  • 28 Kasım 2010 Artık emziğini eliyle ağzından çıkarıp tekrar ağzına geri koyabiliyor :) Bir annenin böyle birşeye sevineceği hiç aklıma gelmezdi. Sanki önemsizmiş gibi ama büyük bir gelişme aslında.

27 Kasım 2010 Cumartesi

5. ay kontrolü

Doktorumuzu değiştirdik. Eskisinden memnun değil miydik? Öyle denemez ama çok da içimize sinmiyordu açıkçası.

Neyse, yeni annelerden sevgili Aslı ve Bahar'ın tavsiyesi üzerine kuzucuğu Prof.Dr Gülbin Gökçay'a götürdük ve gerçekten çok memnun kaldık. Öncelikle çok detaylı bir muayene yaptı, bütün sorularımıza rahat rahat cevap verdi, hani, bitse de  diğer hastayı alsam, modunda zamanla yarışmadığı için biz de çok daha rahattık.

Kuzucuğun durumu;
  • 1 ayda sadece 200 gr almış ve kilosu 7.100 gr, boyu da 68 cm olmuş. Aslında çok az kilo almış ama Gülbin Hn. gelişiminin çok iyi olduğunu söyledi. Kilosu ortalamanın üstünde, hatta boyu yaşıtlarının %90'ından daha uzunmuş.
  • Yine de Ece'nin ben işteyken biberonla aldığı öğünleri neredeyse 2 katına çıkarmamız gerekecekmiş. Benim bu ihtiyacı karşılamak üzere süt yetiştirmem çok mümkün gözükmüyor. O nedenle ek gıdalara başlıyoruz :). Bu ek gıdalara başlama fikri çok hoşuma gitti. Kızıma kendi ellerimle sağlıklı sebze püreleri, meyve püreleri hazırlayacağım, hatta yoğurt bile yapacağım. Bu hafta sebze püresiyle başlıyoruz. İlk deneme yarın, bakalım sevecek mi Ececik. Alışveriş listemize yeni eklenen maddeler var artık; organik sebze ve meyve. Ve tabi bir de yoğurt yapma makinesi.
  • Son günlerde Ece'nin ateşlenmesine neden olan hafif gribal enfeksiyon durumu düzelmiş.
  • Refleksleri gayet iyiymiş.
  • Sanki kemikleri biraz yumuşak, dedi doktor, D vitaminini 4 damladan 5 damlaya çıkardı.
Sonuç olarak, meleğim gayet sağlıklıymış :)

Bu arada, hep anne olmak bende özellikle duygusal anlamda fazla bir değişikliğe neden olmadı, diyorum ama şimdi farkettim, insan anne olunca sağlığın önemini daha iyi kavrıyor, özellikle de konu kuzusunun sağlığıysa.

İlk ateş :(

Meleğimin hafif burun akıntılı soğuk algınlığı durumu kendini ateşe çevirdi :(

Salı akşamı ateş: 37.9 >>> ateş düşürücü verildi

Çarşamba akşamı ateş: 37.5 >>> ateş düşürücü verildi

Perşembe sabah ateş: 38.5 >>> anne işi gücü bırakır, doğru hastaneye.
Doktor sadece burnunda hırıltı olduğunu, ciğerlerinde herhangi bir sıkıntı olmadığını söyledi. Orta kulak iltihabı ya da diş çıkarma gibi bir durum da söz konusu değilmiş. Yine de enfeksiyon olup olmadığını anlamak için kuzucuktan kan alındı. Kan alınırken meleğim o kadar çok ağladı ki, bütün hastaneyi ayağa kaldırdı. O sırada hemşirelere çok sinirlendim, beceremediler zannettim. Meğerse bebekten kan almak gerçekten çok zor ve sıkıntılı olurmuş. Neyse kuzucukta sadece hafif gribal enfeksiyon varmış. İlaç yazdı doktorumuz, neyse ki antibiyotiklik bir durumumuz yokmuş :)

Düzenli ilaç almasına rağmen cuma sabahı ateş: 38.9 >>> anne bu sefer daha da panikler. Cuma günü işe hiç gitmez. Doktor ilaca devam edilmesini söyler, ateş gün içinde düzenli kontrol edilmelidir. Anne bütün gün psikopata bağlayıp zırt pırt ateş ölçer.

Cuma akşamı: artık herşey yoluna girmiştir. Ateş yok. Bütün gün anneyle beraber olan kuzucuğun da keyfi ayrı bir yerindedir.

Fındıkkurdum bir daha hiç hastalanmasın!

26 Kasım 2010 Cuma

Ece'den Babaya İlk Mektup

Canım babam,

Biliyorsun ilk başlarda sana kanım pek ısınmamıştı. Varsa yoksa annemi istiyordum. Özellikle gaz sancılarından kıvranırken beni ısrarla sakinleştirmeye çalışmana sinir oluyordum. Neyse sonradan kalbimi fethetmeyi başardın. Komik adamsın gerçekten, beni çok güldürüyorsun, banyomu yaptırıyorsun, gezdiriyorsun, beni uyutmayı bile becerebiliyorsun artık. Beni çok seviyorsun biliyorum. Ben de seni çok seviyorum. Sen benim en sevdiğim oyun arkadaşımsın. Ama sana daha çok gülüyorum diye havalara girme lütfen, annemin yeri ayrı tabi.

Sana bu mektubu yazmamın nedeni; geçenlerde ağzından çıkan iyi polis - kötü polis laflarına kulak misafiri oldum. Ben şımarmayayım diye ikinizden biri kötü polis olacakmış. Şaşırdım kaldım, iki kahkaha atayım diye bana yapmadığı maskaralık kalmayan sen mi kötü polis olacaksın? İlk baba dediğimde ağzın kulaklarına varmıştı. Konuşmaya başlayıp da sana canım babam dediğimde veya seni görür görmez koşup boynuna atladığımda neler yapacaksın Allah bilir. Bana sorarsan, hiç heveslenme, sen kötü polis olamazsın, iki gözyaşıma bakar, hemen yelkenleri suya indirirsin. Annemden de umudu kes derim, o da kıyamaz bana hiç.

Şimdilik benden bu kadar, ara ara kafama takılan birşeyler olduğunda veya sadece sana seni seviyorum demek için yine yazarım sana.

İyiki varsın komik adam, iyiki benim babamsın.

Balkabağın Ece

23 Kasım 2010 Salı

Süper babaanne nöbeti devraldı

Evet anneanneden sonra babaanne de işbaşı yapmış bulunuyor. Bundan sonra Ececik'e bir hafta anneannesi bir hafta babaannesi bakacak. Bizimki çok şımarık olacak kesin. Herkesi parmağında oynatmaya başladı bile. Kuzucuğun hafif soğukalgınlığı hallerine rağmen gündüz keyfi gayet yerindeymiş babaannesiyle.

Tek sıkıntımız, babaanne dedenin hasretine ne kadar dayanabilecek bilmiyoruz :)


20 Kasım 2010 Cumartesi

Kuzucuğun Banyo Keyfi

,Son kontrolümüzde doktorumuz söylemişti, Ece artık banyoyu daha çok sevecektir, diye. Yok artık, demiştik. İnanılır gibi değil ama gerçekten daha çok seviyor. Banyoda kıyameti koparmalarımız yok artık.

İşte Ececik'in banyo öncesi keyfi... Suyu dökünce kahkahalar yok henüz ama ağlamıyor da :)

17 Kasım 2010 Çarşamba

Kuzucuk "BABA" dedi :)

nAğlasam mı sevinsem mi bilmiyorum. Meleğim ilk defa anlamlı bir kelime söyledi. Ama söyleye söyleye BABA dedi :(. Bir anneye de bu kadar haksızlık yapılmaz ki ! Hem babaya benziyor, babasının kopyası denebilir. Hem babaya daha çok gülüyor, daha çok oynuyor onunla, şimdi de BABA dedi. Bu kadar da babacı olunmaz ki canım!

Şaka bir yana, insanın kızının söylediği ilk kelimeyi duyması çok keyifli birşeymiş. Varsın BABA desin. Ececik şimdiye kadar agu, gu, au gibi sesler çıkarıyordu ama anlamlı birşey söylememişti hiç. Hatta daha erken olduğu için böyle bir beklentimiz de yoktu kendisinden. Dün gecenin 2'sinde uyandı, uyumaya niyeti bile yoktu, hatta o saatte bizimle oyun oynamaya çalışıyor, gülücükler falan yapıyordu. Bu arada agu ve benzeri sesleri çıkarırken birden gayet net ve anlaşılır bir şekilde BABA deyiverdi. Hem de ba ba ba sesleri çıkartıp uzatarak falan değil, bariz bir şekilde BABA dedi. Koray'la birbirimize bakakaldık, çok şaşırdık. Tabi ki, bilinçli bir şekilde, babasına seslenmek için söylemedi, sesleri birleştirdi sonuçta ama olsun bu da bir gelişme. Koray kuzucuğu hep 'Babam' diyerek sevdiği için kolay söyledi heralde.

Bu arada annem de geçen hafta, 'Ece galiba baba dedi' demişti ama o kadar tereddütlü söylemişti ki, biz heralde ona öyle gelmiştir, diye düşünmüştük. Şimdi de kızıyor bize, 'ben söyleyince inanmıyorsunuz' diye. Olsun canım, insanın kendisinin duyması ayrı güzel.

12 Kasım 2010 Cuma

Kızımdan ayrı koca bir gün :(

5 ay aradan sonra bugün işe geri döndüm. Zaten o kadar uzun süre ara verip de işe başlamak yeteri kadar zorken, meleğimden ayrı koca bir gün geçirecek olmak fikri kesinlikle korkunçtu.

Sabah ben çıkarken fındıkkurdum mışıl mışıl uyuyordu, melek gibiydi. İşte öğlene kadar zaman çabuk geçti de öğleden sonrası oldukça zordu. Kızımı çok özledim. Ece'nin de evde keyfi gayet yerindeymiş. Akşamüstü sadece bir ara içli içli ağlamış, annem öyle dedi :(. Bu 'içli içli' kısmını da annem ekledi tabi :).
Akşam eve nasıl döndüğümü bilemedim, tam bir trafik canavarına dönüştüm. Neyse sağ salim eve geldiğimde, kızım babasının kucağındaydı. Beni görünce önce bir güldü. Sonra kucağıma alınca da huysuzlandı, mızırdandı, kapris yaptı bana yavru kuşum. Tabi sonra yelkenleri suya indirdi, yattı koynuma boğazıma sürtüne sürtüne, beni koklaya koklaya uyumaya çalışıyor. Ondan sonra da emerken uyuyakaldı. Şimdi mışıl mışıl uyuyor yine, sabaha kadar uyur heralde artık. Ancak 1 saat görüşebildik :(, banyosunu bile yaptıramadık meleğimin.

İşte bu da bana surat yaparkenki halleri...


11 Kasım 2010 Perşembe

Süper anneanne işbaşı yaptı :)

Süper anneannenin kuzucuk oryantasyonu dün itibariyle başlamış bulunuyor.  Zaten 2 ay kendilerinde ikamet etmemiz nedeniyle anneannesi ve Ece birbirlerine oldukça alışıklar. Yine de bugün anneannenin 'kuzucukla başbaşa koca bir gün provası' yapmasını planlıyorduk. Ama tabi anne ve anneannenin biraradayken evde oturduğu şimdiye kadar hiç görülmedi, bugün de öyle olmadı. Üçümüz iki gündür o alışveriş merkezi senin bu alışveriş merkezi benim geziyoruz. Güya bana iş kıyafeti alacağız ama bu işten karlı çıkan kuzucuk oldu. Tabi boğazda kahvaltı keyfi yapmayı da ihmal etmedik. Malum süper anneanne boğaza gitmeden kendini İstanbul'a gelmiş saymaz. Yine de bütün günü kucak kucağa geçirdiler. Valla ikisinin keyfi öyle yerinde ki beni arayan soran yok. Ece anneannesinin kendisini biberonla beslemesini yadırgamadı bile hiç, yumuldu direk. Bizimkine yemek olsun da :) . Hatta annem Ece'yi benden daha iyi idare ediyor galiba, hiç huysuzluk yapmıyor bizimki ya da bana daha cok naz yapıyor.


Ve yarın zor bir gün olacak benim için. Neyseki meleğim anneannesine emanet, aklim onda kalmayacak, içim çok rahat. Kızım için zor bir gün olmasın da, benim için ne kadar zor olursa olsun ben idare ederim.

Şimdilik tek korkumuz, kuzucuk ile koca bir günün ardından anneannesinin pılını pırtını toplayıp ortadan kaybolması :)

6 Kasım 2010 Cumartesi

Kırmızı Başlıklı Kız parkta

Havayı güzel gören kırmızı başlıklı kız ve annesi sitede yürüyüşe çıkar. Anne yürür de kırmızı başlıklı kızın keyfine diyecek yoktur. Bebek arabasında püfür püfür gezer, yattığı yerden bakınır durur.



Tabi Ececik temiz havayı bulunca 15 dak. da uyuya kalır. Annecik de havuz cafede çay keyfi yapar, sitedeki başka bir 'yeni anne'yle tanışır, bebeklerin gazıydı, mamaydı, anne sütüydü, uyku problemiydi, sohbet ederler. Kuzucuk da temiz havada uykunun keyfini çıkarır.


5 Kasım 2010 Cuma

E.A.S.Y.

Ece'nin 2-3 haftadır üzerindeki huysuzluğun nedeni anlaşıldı; gündüz uykusunu alamamak.

Bu kitabı hamileliğim sırasında bir arkadaşım hediye etmişti, o zaman kitaba bir göz gezdirip, kuzucuk doğduktan sonra da ilk aylarda pek bir işe yaramayınca rafa kaldırmıştım. Kitabın üzerine kurulduğu anafikri hatırlayınca bizim kuzucuğun sıkıntısı anlaşıldı ve kitap hayatımızı kurtardı. Buradan Oğuz'a tekrar teşekkürler. :)

Kitapta bahsedilen temel prensip; bebeğin bir yeme, oynama ve uyuma rutinine sahip olması. ve bu rutinin her öğün sonrasında tekrarlanması.

E. EAT: kuzucuk karnını doyurur
A. ACTIVITY: kuzucuk çevresi ile ilgilenir, oyun oynar
S. SLEEP: kuzucuk uyur
Y. YOUR TIME:  bu da sana özel zaman

1 Kasım 2010 Pazartesi

Kuzucukla başbaşa son 10 gün

Evet meleğimle başbaşa geçirebileceğim sadece 10 günüm kaldı :( .

2-3 hafta öncesine kadar işe başlamanın benim için iyi olacağı, akşamları ve haftasonları kızımla kaliteli vakit geçirebileceğim konusunda gayet güzel kendimi kandırıyordum. Zaman azaldıkça çok daha zor geliyor fındıkkurdumu birakip ise geri donmek. Tek tesellim ona ananesi ve babanesinin bakacak olmaları. En azından kızıma fazla fazla sevgi ve ilgi gösterecekleri konusunda içim rahat. Kızım hep sevildiğini bilecek. Bizimki öyle sakin bir çocuk değil ki, hep ilgi istiyor. Onunla hep oynayacaksın, ilgi göstereceksin, kucakta gezdireceksin, gezmeye götüreceksin... İstediği ilgiyi gösterecek bakıcı nereden bulurduk bilmiyorum.

En üzücü tarafı, kızımın en güzel zamanlarında işe başlayacak olmam. Şimdiye kadar daha çok temel ihtiyaçlarını gideriyorduk; yedirme, altını açma, uyutma... Artık gülücükler yapıyor, bizimle oyun oynamak istiyor, hareketlendi iyice, çok daha sevimli oldu. Bakalım ilk emekledigi zaman onun yanında olabilecek miyim. Ya da ilk soyledigi kelimeyi duyabilecek miyim. Muhtemelen bu ilklere tanık olamayacağım :( .

Neyse bu günlerimizi moral bozarak geçirmek istemiyorum. Kızımla başbaşa olmanın keyfini çıkarıyoruz. Bütün gün kucak kucağa takılıyoruz. Zaten kendisinin kucaktan inmeye hiç niyeti yok :). Oyun oynuyoruz. Bugün hava çok güzel, güneşli, parka geldik. Kuzucuk temiz havayı görünce uyuyakaldı bile. Melek gibi uyuyor.

Special design for Bir Ece Masalı by GeCe